Maceram Ekvator kuşağında başladı. Geniş yapraklı ağaçların altında, sadece adil tarım yapılan küçük çiftliklerde yetiştim. Hasattan sonra, ilerde yeni evim olacak Avrupa ile tanıştım. Belçikalı çikolata firmaları beni kendi tat kıvamlarında titizlikle hazırladılar.Yine kendine özgü geliştirme işlemleriyle kompleks tatlar kazandırdılar.
Lezzet, özen ve doğallığı ilke edinen işinin ehli ekibim beni Belçika’da buldu. Türkiye’ye getirip, makinelere sokmadan, mücevher titizliğinde, incecik dokunuşlarla benden bir sanat yarattılar.Farklı, şaşırtıcı ve çekici oldum.
Nefes kesen lezzetler yaratmanın en önemli koşulunun kaliteli malzemelerle birlikte kullanılmam olduğunu burada öğrendim. Mükemmel olabilmek için doğal ve seçkin malzemeler ile yoğruldum. Saf süt kreması ve tereyağı, en has meyveler, defalarca kavrulan en has fındık ve fıstıklar benimle heyecan verici, yepyeni lezzetlere büründü.
Kazan büyüdükçe lezzetin küçüldüğüne inanan ekibim, üretimi sınırlı tuttu. Dakikada yüzlerce parça imal eden fabrikasyon üretim yerine, bana kendi ellerinde hayat vermeyi tercih ettiler. Doğallığın en iyisi olduğunu bildikleri için, kimyasal koruyucu ve katkı maddesi kullanmaktan özenle kaçındılar. İrili ufaklı her parça en saf halleri ile damaklara haz vermeliydi.
Sayısız sıradışı sunum içinde, heyecan verici tatlar sunuyorum size, bir yandan bir heykel kılığında diğer yanda geleneksel Belçika kutularında … Meğer her çikolata eşit yaratılmıyormuş, bu gerçeği sizin de anlayabilmeniz için tanışmamız şart. Sizinle tanışmak için can atıyorum.